23 Ocak 2011 Pazar

TAŞINDIK!!!

Herşey blogun tasarımını değiştirmekle başladı.

Sonra dedim, findıkkurdum fındıkkurdum nereye kadar. Çocuk büyüyecek, hala fındıkkurdum. En iyisi daha her yaşa uygun bir blog ismi almak. Birçok alternatifi geniş(!) kitlelere oylamaya açtım, her kafadan farklı ses çıktı, ben yine kendi beğendiğimi seçtim, masaldan vazgeçemedim. Blogumuzun ismi de Bir Ece Masalı oldu. Bu bizim Ece ile masalımız çünkü.

Ve blogumuz yeni adresi ve yeni yüzü ile artık burada...
Herkesi bekleriz...

5 Ocak 2011 Çarşamba

Adım atıyoruz... Hedef filin arka ayağı...



Ececik 3 aylıktı, kendisine dönence aldık. Hani sabahın köründe uyandığında kendi kendine biraz oyalanabilsin, dönen oyuncaklara baksın, müziğini dinlesin, gece karanlıkta tavana yansıyan bulutları yıldızları seyretsin diye. Öyle olmadı tabi. Dönencenin varlığını bile farketmedi kuzucuk.

Aradan 3 ay geçti, bizimki hafif hafif ilgilenmeye başladı dönenceyle, hayvanları dönerken seyrediyor, müziğe kulak kabartıyor...  O zaman anlamadık derdinin dönen hayvanları yemek olduğunu. Sonradan sonradan adım atmaya bile başladı hedef dönenceye ulaşmak olunca.  Sağ ayağı ile adımını çok güzel, kırıta kırıta atıyor da, iş sol ayağa gelince pek tık yok. Dönenceye ulaşınca da artık neresi denk gelirse, asılıyor ve doğru ağıza. Favorisi filin arka ayağı tabi, tam ağzına layık kuzucuğun. Sonra tadını beğenmeyip yüzünü buruşturuyor, o ayrı.

4 Ocak 2011 Salı

Ececik artık kendi kendine uyuyor!

Evet, tahtaya vuralım, Maşallah diyelim, Ececik bir haftadır kendi kendine uyuyor!

İnanılır gibi değil, 10 günden beri kuzucuğu ne kucakta pışpışlayarak volta attık, ne ayakta salladık, ne de uyusun diye evin içinde bebek arabasıyla gezdirdik.

Peki nasıl başardık? Herşey doktorunun, Ece'ye artık kendi kendine uyumasını öğretmelisiniz, komutuyla başladı. Meşhur Ferber metoduna çok benzer bir reçete verdi bize kendisi. Biraz oradan, biraz Ferber'den biraz da kendi kafamızdan yaptık birşeyler.
 
Ferber der ki;
  1. Uyku öncesi sevgi dolu bir rutin oluşturun >>> Bizim rutinimiz, akşam 8:30 banyo, giydirirken rahatlatıcı bir masaj, bu arada uyku müziği, son olarak da beslenme. Yakın zamanda, 6 aylık bebeğe uygun bir masal kitabı bulmayı başarabilirsem - zira birçok masalda cadılar ve aç kurtlar var :( -  bu rutine bir de masal eklemeyi planlıyorum.
  2. Henüz uykuya dalmadan bebeğinizi yatağına koyun >>> Bunu tam olarak uyguladık denemez. Çünkü Ece emerken uykuya dalıyor genelde ve çocuğu ağlatmak için özellikle uyanık tutmaya çalışmadım açıkçası. Çok da işime geldi bu durum.
  3. Bebeği gitttikçe artan aralıklarla yalnız bırakın, her bekleme süresi sonunda yanına gidip onu rahatlatın >>> Tabii ki bu yalnız kaldığı bekleme süresinde çılgınca ağlıyor bebekler. Bizimki Cumartesi sabaha karşı 04:00'da 1 saat boyunca ağladı. Korkunçtu. İnsanın içi parçalanıyor :(. Ne yalan söyleyeyim, Koray bu kadar kararlı olmasaydı, ben hayatta dayanamazdım, kesin kucağıma alırdım. Bu 1 saat boyunca ilk önce 5 dk aralıklarla babası odasına gitti, onu sakinleştirdi 2-3 dk, sırtını sıvazladı, elini tuttu, emziğini verdi, pış pış dedi, çıktı. Bu aralıklar 15 dk'ya kadar çıktı. Ben kendimi evin en uzak köşesindeki mutfağa kapatıp, gecenin o saatinde bulaşık makinasındaki bulaşıkları yerleştirdim. 1 saat sonunda hala uyumadı, bu arada emme vakti geldi, emerken uyuyakaldı. Pazar öğlen, uykusu geldi, huysuzlanmaya başladı, yatağına yatırıldı. 10 dk aralıklarla babasının ziyareti ve toplam 20 dk içinde uyudu. Çarşamba akşamı da bir 15 dk ağladı. Anneannesine zor engel olduk odaya gitmesin diye. Anneannesi söylendi durdu çocuğu ağlatıyoruz diye. Diğer uyku vakitlerinde ya emerken uyuyakaldı, hiç müdahale etmedik ya da 3-5 dakika başında durduk. Bunun dışında ağlamasına gerek kalmadı.
  4. Bu arada kesinlikle kucağa almayın >>> Hiç almadık.
Sonunda başardık. Bu kadar çabuk ve bu kadar az ağlama seansıyla nasıl oldu hala inanamıyorum ama Pazartesiden itibaren gündüz ve gece, uyku saati geldiğinde yatağına yatırıyoruz, poposunu deviriyor kendisi :), yan yatıyor, ağzına emzik, 2 dk pışpış, biz daha odadan ayrılmadan uykuya dalıyor. Gece uykuları da nispeten düzene girdi, çok daha uzun süre uyuyor ve uyanınca aynı sistemle tekrar uykuya dalabiliyor.

Bu mucizevi başarıda büyük payı olan babaya bu kadar kararlı olduğu için kocaman bir alkış! Anneye bu korkunç 1 saat + 35 dk'ya dayanabildiği için daha kocaman :) bir alkış! Ececik'e de bu kadar güçlü ve uyumlu olduğu için en kocaman alkış!

Ve işte karşınızda uyuyan güzel...

Biz şimdiye kadar hiç öyle yatırmadığımız halde, artık yüzükoyun uyumayı tercih editor kuzucuk. O yüzden fotoğraf çekmek mümkün olamıyor. Bu fotoğraf annesi evde yokken muhtemelen kucakta pışpışlanıp evde volta atıldıktan sonra babasıyla beraber uyuyan kuzucuk fotoğrafı. Eski günlerden yani...

31 Aralık 2010 Cuma

2010'a veda...

2010'a veda etmek zor...

Hayatımın en güzel, en özel yılıydı... Büyüleyiciydi...

Dünyalar güzeli bir melek yeryüzüne indi, hayatımızın baş köşesine yerleşti ve hayatımızı değiştirdi.

İyi ki geldi...

Değişmem, dedim ama şimdi geriye bakınca ne kadar çok değişmişim. Önceliklerim, hayattan beklentilerim, hayallerim ne kadar farklı eskisinden. Üzüntülerim de tabi.

Yeni yıla girerken hedefler belirleyen, listeler hazırlayan biri değilim ben. Hiç öyle olmadım. Hep sağlık, mutluluk, başarı diledim kendim ve sevdiklerim için. Şimdi yine listem yok benim 2011 için. Bu sefer, daha çok sağlık, daha çok mutluluk, daha çok huzur diliyorum, en çok da kızım için.

Yeni yıl 2010'dan bile daha güzel olsun... bütün hayallerimiz gerçek olsun...

28 Aralık 2010 Salı

Ece'nin 6. ay beslenme takvimi

Bu ek gıdalare geçiş zor işmiş hakkatten...

Ece 5 ay + 1 hafta boyunca sadece anne sütü ile beslendi. 6 ay anne sütüne ilave hiçbirşey vermeyi planlamadığım halde işe başlamış olmam ve kızımın gün içinde ihtiyacı olan sütü sağarak elde etmem çok mümkün gözükmediği için mecburen ek gıdalara başladık. En azından hazır mama vermemiş olmak beni rahatlattı.

Doktorumuz Prof. Dr. Gülbin Gökçay’ın ek gıdalara geçiş ile ilgili bizimle paylaştığı bir döküman var. Buradan ulaşabilirsiniz. Ece’nin kilosu ortalamanın üzerinde ve gelişimi de oldukça iyi olduğu için kendisi bize muhallebi önermedi. İlk hafta sebze püresi vermemizi, ikinci hafta meyve püresi, 3. hafta da yoğurda başlamamızı söyledi.

Ek gıdalara geçiş ile beraber benim kafamda bir sürü soru işareti oluştu tabi. Sebze püresine hangi sebzeleri eklemeliyim, hangi sebzeler sakıncalı, hangi meyve ile başlamalı, bir günde ne kadar sebze yemeli, ek gıdaya ilave ne kadar anne sütü içmeli, yeterli beslenebiliyor mu acaba, yoksa daha mı çok yemeli gibi gibi… Çok araştırdım ama şöyle hazır bir beslenme takvimi bulamadım. Anladım ki, bu iş biraz dene-yanıl şeklinde olacak.  1 ay deneyeceğiz ve sonrasında ne kadar kilo aldığını görüp, bir dahaki ay için planımızı ona göre yapacağız.

Peki ne yaptık bu ek gıdalara geçiş döneminde?
  • 5 ay + 2. haftada sebze püresine başladık.  2 tatlı kaşığı ile başlayıp 1 hafta içinde 10 tatlı kaşığına çıkardık. Tarifi; bir küçük patates, bir havuç ve silme tatlı kaşığı pirinç ,1 bardak su eklenerek pişirilir. Sebzeler iyice haşlanınca tel süzgeçten geçirilip püre haline getirilir. Son olarak 1 silme tatlı kaşığı zeytinyağı da eklenip kuzucuğa yedirilebilir. Zeytinyağı da besin değerini kaybetmesin diye püre pişirildikten sonra eklenmelidir.
  • Ertesi hafta meyve olarak elmayı dahil ettik, elma püresi yedirdik Ece’ye, yine aynı oranlarda hergün artırarak. Onu da cam rendede rendeledik.
  • Aynı hafta Ece kabız oldu :( . Bu arada sebzesinden patatesi çıkardık, pek işe yaramadı. Bendeniz yine Gülbin Hanım’ı yine e-maillerimle taciz ettim :) . Kendisinin önerileri doğrultusunda sabah verdiğimiz 1 çay bardağı armut suyu ve akşam verdiğimiz kayısı püresi hayatımızı kurtardı. Bu arada sebzesinden pirinci çıkarıp yerine irmik ve havuca ilave balkabağı ve brokoli ekledik.
  • Ondan sonraki hafta da yoğurda başladık aynı oranlarda.
Bütün bunları hangi öğünlerde ve bunlara ilave anne sütünü hangi miktarlarda verdik, konusuna gelirsek işte Ece’nin 6. Ay Beslenme Takvimi…


1 ay sonunda Ececik tam 840 gr aldı  :) . Ek gıda olayına gayet başarılı bir geçiş yapmışız, aynen devam!

Ek gıdalara geçişte püf noktaları:
  • Bebekler sebze püresini ilk başta çok sevmiyor, dili ile itip çıkarmaya çalışıyor. Buna aynı zamanda Dil İle İtme Refleksi deniyor, zamanla geçiyor. Püreyi, çorbaya yakın, yani daha az kıvamlı yaptığınızda daha kolay yiyorlar.
  • Haşlanan sebzeleri blenderdan geçirmek sebzenin vitaminini kaybetmesine neden oluyor, pek önerilmiyor.
  • Zeytinyağı sebze püresine pişirme işlemi tamamlandıktan sonra eklenmeli, aksi takdirde o da besin değerini kaybediyor. Özellikle beyin gelişimi için çok faydalıymış zeytinyağı.
  • Bebeğiniz sebze püresini sevmiyorsa içine pirinç yerine irmik ekleyebilirsiniz. Daha tatlı olduğu için bebekler daha çok seviyor, hem de kabız ihtimalini azaltıyor.
  • Biz ek gıdalara sebze ile başladık ama meyve daha tatlı olduğu için meyveyi daha çok seviyor bebekler. Şimdi düşünüyorum da belki meyve püresi ile başlamak daha kolay, daha az zahmetli olabilir.
Not: Bunlar tamamen bizim tecrübelerimiz. Her çocuğun gelişimi, ihtiyaçları ve tercihleri farklı olacağı için başka çocuklarda farklı sonuçlara ulaşmak mümkün olabilir.

25 Aralık 2010 Cumartesi

6. Ay kontrolü

Bugün kuzucuğun doktor kontrolü vardı. Ve tabi aşıları :( Karma aşısı ve rota virüsü aşısının son dozu yapıldı. Kızım çok cesur çıktı ama, karma aşısından sonra bir çığlık attı o kadar, ağlamadı bile. Diğeri de ağızdan yapıldı zaten, o kolaydı.

Ve Ececik'in son durumu:
  • 6 ay+1 hafta itibariyle kilosu 7.940 gr, boyu 69 cm. Geçen aya göre 840 gr almış. Gayet iyiymiş, ek gıdalara başarılı bir geçiş yapmışız, aynen devam :). Boyu da hala yaşıtlarının %90'ından uzunmuş.
  • Alt dişlerinden biri geliyor gibi gözüküyor. Zaten hatır hutur dişlerini kaşımaya çalışmasından belliydi.
  • Gülbin hanım'ın hala bir demir eksikliği endişesi var, bir dahaki muayene öncesi kan testi yaptıracağız. Bu işte çok kötü haber :( Kızım çok ağlıyor kan verirken.
  • Bu hafta sebze püresine kıyma, bir dahaki hafta da kahvaltısına yumurta ekleyeceğiz. Bakalım sevecek mi meleğim.
  • Gece saat başı uyanması sallanarak, pışpışlanarak uyumaya alışıp da gece uyanınca tekrar uykuya dalmak için sallanmak istemesinden kaynaklanıyormuş. Acilen kendi kendine uyumaya alıştırmamız gerekiyormuş. Zor günler bizi bekliyor :(
  • Artık kitap okumaya başlayın, dedi doktorumuz. Biz zaten başlamıştık, 3 tane kitabı yalayıp yuttuk bile :)
  • Anne veya babadan birinin anadili olmadığı sürece bebekle İngilizce konuşmayı hiç önermiyor Gülbin Hanım. Çocuk önce Türkçe düşünmeyi öğrenmeliymiş ve annesinin hem İngilizce hem Türkçe konuşmasına bir türlü anlam veremiyormuş çocuklar. Yine de bu konu kafamda hala soru işareti.
Sonuç olarak, kızımız gayet sağlıklı çok şükür :)

Kızım beni affetti :)

İşe başladığım günden beri akşamları bana önce surat yapıp, kucağıma gelince kendi dilinde söylenen, sonradan sonradan ısınan kuzucuk beni affetti sonunda. Baktı ki, ben ne yapsam bu anne hergün işe gidip gelecek, bundan kaçış yok, anneyi de daha fazla üzmeye gerek yok, kapris yapmamaya karar verdi.

Yaklaşık bir haftadır akşamları sevgi gösterisiyle karşılanıyorum :) Önce ağzı kulaklarına varıp kocaman gülüyor, sonra eller bacaklar hareketlenmeye başlıyor kucağıma gelmek için, bu arada ben ellerimi yıkamaya gidince de kıyamet kopuyor.

Bakınız kanıtı...

Ben de bu hallerine bayılıyorum işte bu kuzucuğun :)